İklim değişikliği, yıllardır etik bir konu olarak görülüyor. Ancak gezegeni kurtarmak için yapılan sorumlu yatırım çağrıları, soğuk ekonomik mantıkla tarafından desteklenmeye başladı. Ana akım kurumsal yatırımcılar, iklim değişikliğinin yalnızca dünyayı değil, kendi müşterilerinin varlıklarını da tehdit ettiğini kabul ediyor.
Petrol endüstrisi, yatırımcıların fosil yakıtların uzun vadeli getirilerine dair endişelerinin ön cephesinde yer alıyor. Bu korkular, kısmen acı tecrübelerden kaynaklanıyor. Avrupa’nın enerji hizmet sektörü, son on yılda rüzgâr ve güneş enerjilerinin devreye girmesiyle yüzlerce milyar Euro değer kaybetti. Rüzgâr ve güneş enerjilerinin son 100 yılda kurulan enerji sistemini bu denli tehdit etmesinin nedeni basit: yenilenebilirlerin kısa vadeli marjinal maliyetleri sıfırdır. Bir başka deyişle rüzgâr estiğinde ve güneş parladığında enerjinin kendisi ücretsiz olarak gelir. Rüzgâr ve güneşin masrafının neredeyse tamamı, bu enerjiyi yakalamak için gereken altyapıdan kaynaklanır. Bu masraflar son beş yılda düşüş kaydetmiştir. Aynısını petrol ve gaz için söylemek mümlün olmadığına göre, bu sektörler mutlaka yenilenebilirlerin ekonomisinin cazibesini kabul etmek zorunda kalacaktır.
BNP Paribas Varlık Yönetimi’nin rakip enerji kaynakları olarak petrol ve yenilenebilirlerin ekonomisi üzerine yaptığı araştırma, aynı noktaya parmak basıyor. 100 milyar doları olan bir yatırımcının parasını petrole veya otomobil ve diğer hafif araçlara enerji sağlayacak yenilenebilirlere yatıracağı varsayılıyor. Buna göre rüzgâr ve güneş projelerinin, varili 60 dolardan satılan petrolün dizel araçlara sağlayacağına kıyasla 3-4 kat daha fazla üretim yapacağı sonucuna ulaşılıyor.
Benzinli araçlar için bu oran daha da düşüktür. Yenilenebilirler, 6-7 kat daha fazla enerji üretmektedir. Bu nedenle petrolün ekonomik açıdan üstün yakıt olduğu iddiasını desteklemek, çevre meselelerini bir kenara bıraksak bile, güçtür.
Mevcut petrol talebinin yüzde 40’ının elektrifikasyonu kolay olan kaynaklardan geldiği hesaba katılırsa, şirketlerin break-even maliyeti 20 doların üzerindeki uzun vadeli projelere yatırım yaparken çok iyi düşünmesi gerekiyor. Bu durum, geleneksel olarak gelirlerinin çoğunu petrol bularak ve çıkararak elde eden petrol endüstrisi için ciddi bir stratejik sorun teşkil etmektedir. Petrol endüstrisi, genellikle yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak ile upstream petrol projelerine yatırım yapmak arasında “kârlılık farkı” olduğunu vurgular. Ancak yenilenebilir elektriğin ve EV’lerin ortaya çıkardığı türde bir tehditle ilk kez karşılaşıyorlar. İlk kez, kısa vadede sıfır marjinal maliyeti olan ve daha temiz bir rakip enerji kaynağı var.
Kaynak: “Renewable Energy is Good Money, Not Just Good for the Earth”, Financial Times
İndirmek için tıklayın