İklim değişikliği 1990’da politik bir ilgi kazanmaya başladığından bu yana çok az şey başarıldı. Atmosferdeki karbon konsantrasyonu yükselmeye devam ediyor.

Bu süreçte çok paralar harcandı, menfaatler sağlandı. Ancak gerçek şu ki hala 2C ısınmayı aşma yolunda devam ediyoruz. Atmosferdeki karbondioksit seviyeleri şimdiden 400 ppm’den 500 ppm’e doğru ilerliyor. Yeni 1,5C hedefini bir yana bırakın, Paris’te üç yıl önce kararlaştırılanlar, insan kaynaklı sıcaklık artışlarının 2C ile sınırlandırılması hedefine yaklaşmıyor bile.

Aralık ayında Polonya’da gerçekleşecek olan Taraflar Konferansı çerçevesinde hazırlanmış, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin son raporu, sınırı 1,5C’de tutmak için ne yapılması gerektiğini içeriyor. Azaltma önerileri, basitçe inandırıcı değil: Kimse aslında bunların gerçekleşeceğini düşünmüyor. Şimdi, yeniden düşünme zamanı. Küresel dekarbonizasyonun çok az maliyetle veya hiç maliyetsiz yapılabileceği iddiası kuru bir hayal. Aksine, sadece iki ya da üç yılda ezici bir karbondan, karbon bazlı olmayan bir ekonomiye geçiş gerçekten pahalı. Şimdiye kadarki müdahaleler de son derece pahalıya mal oldu, örneğin Almanya’da, yılda yaklaşık 25 milyar Euro. İngiltere’de, bu maliyetler artık ev elektrik faturalarında % 20’lik bir prim oluşturuyor.

O zaman ne yapmalıyız? Birçoğunun tepkisi, IPCC raporuna bir göz atmak ve daha fazla küresel ısınmaya mahkum olduğumuz sonucuna varmak. Asıl mesele, halkı 2050’den sonra sağlanacak bir fayda için şimdi bir karar alması gerektiği konusunda ikna etmek ve dolayısıyla daha az harcama yaparak yatırıma yer açmak. Hepsinden önemlisi, mevcut müşteriler ve seçmenlerin aslında ödemeye hazır oldukları çok sınırlı miktarda paranın akıllıca harcandığından emin olunmalı ki para aslında gerçekten bir fark yaratabilecek teknolojilere gitsin.

Bütün bu kasvetin içinde, gerçekten iyi haberler var. Bunlar, mevcut yenilenebilir teknolojilerin dışında yeni teknolojilere ihtiyacımız olduğunu kabul etmekten geçiyor. Neyse ki, bu teknolojiler hızlı gelişiyor. Ekonomi dijitalleşiyor. İklim değişikliği ile mücadele etmek zorunda olduğumuz bu dünya, robotlardan, 3D baskıdan, yapay zekadan oluşuyor ve bununla birlikte enerji tüketiminde muazzam bir esneklik geliyor. Bu; pillerin, yakıt hücrelerinin ve akıllı sistemlerin, grafen gibi yeni malzemelerin ve güneş filmi ve nanoteknolojileri kullanarak ışık spektrumunun açılması dünyası.

Artık gerçekleşme zamanı: İklim değişikliği, BM ve Paris’in süreçlerini hızlandırdığı ve yukarıdan aşağı pek çözüm şansı olmayan küresel bir olgu. Evet konuşmak güzel; ama aslında fark yaratabilecek bu yeni teknolojilere yatırım yapmak daha akıllıca.

Kaynak: “New Technologies, Not Paris Climate Agreement, Will Do the Job”, Financial Times

İndirmek için tıklayın

Diğer İçerikler