COVID-19 salgınının ortaya çıkması ve doğurduğu geniş kapsamlı önlemler, petrol talebinde benzeri görülmemiş bir çöküşe, petrol stoklarında ise bir artışa neden oldu. Mart ayından bu yana petrol fiyatlarında görülmemiş bir çöküş yaşanmaktadır. Pandemi, ekonomik yaşamda ciddi aksamalara neden olurken, merkez bankaları kur faizlerini düşürdü ve piyasalara olağanüstü bir likidite enjekte edildi. Brent petrol, COVID-19’un insandan insana ilk bulaşma tarihi olan 22 Ocak’tan petrol fiyatlarının dip noktasını gördüğü 21 Nisan’a kadar %85 düşüş gösterdi. Mart 2020’de petrol fiyatlarında bir ay içerisindeki tarihin en büyük düşüşü görüldü. Pandeminin küresel bir durgunluğa yol açan kısıtlamaları, petrol talebinin yaklaşık üçte ikisini oluşturan seyahat ve taşımacılık sektörlerini alt üst etmiştir. Petrol talebinin 2020 için yaklaşık %9 oranında düşmesi bekleniyor.
Geçtiğimiz yarım yüzyıl içerisinde, mevcut petrol fiyatlarındaki düşüşün benzeri altı dalgalanma dönemi daha yaşandı fakat hiç birisi COVID-19 sureci kadar sert olmadı. Bununla birlikte, pandemiyle ilgili kısıtlamalar hafiflediğinde, yüksek stok seviyeleri ve düşük petrol fiyatları küresel ekonomik faaliyetlerin canlanması için öncü bir destek sağlayabilir. Ayrıca, mevcut düşük fiyatlar, kalan enerji sübvansiyonları da dahil olmak üzere enerji fiyatlandırma politikalarını gözden geçirmek için bir fırsat olabilir. Enerji ihracatçılarına gelince, salgın, rekabeti güçlendirmek, maliye ve para politikası çerçevelerini geliştirmek gibi, ekonomiyi çeşitlendirme reformlarına ivedilik kazandırabilir.
Bir bütün olarak 2020 ele alındığında, yıl sonuna dek petrol talebinin daha önce görülmemiş %9’luk bir oranla düşmesi bekleniyor ki bu, geçmişteki petrol bazlı talep düşüşlerinin iki katından da fazla bir oran. Son 70 yılda dört küresel kriz yaşandı: 1975, 1982, 1991 ve 2009. Her birinde, küresel anlamda kişi başına üretimde ciddi bir daralma ve küresel ekonomik faaliyetlerin birçok göstergesinde geniş tabanlı bir zayıflık yaşanmıştı.
Sonuç olarak, 1970 yılından bu yana petrol fiyatlarındaki düşüşlere küresel finansal krizlerin eşlik ettiği görülmüştür.
1998, 2001 ve 2008-09 petrol fiyatlarındaki düşüşler talebe dayalıyken; 1985-86 ve 2014-16 petrol fiyatlarındaki düşüşler sırasıyla, beşte dört ve üçte iki oranla arz kaynaklı idi. Ancak, 1990-91 düşüşü, Irak’ın Kuveyt’i işgalinin tetiklediği küresel durgunluğu yansıtan, neredeyse eşit bir arz ve talep krizi idi. Küresel durgunluklarla ilişkili olan petrol fiyatlarındaki düşüşler kısa ömürlü ve daha yüzeysel iken, arz kaynaklı olanlarda ise daha uzun süreli fiyat düşüşleri yaşandığı görülmüştür.
COVID-19 salgınının patlak vermesiyle tetiklenen küresel ekonomik durgunluğa yol açan kısıtlamalara, petrol talebi ve fiyatlarında benzeri görülmemiş bir çöküş eşlik etmiştir. Enerji ağırlıklı faaliyetleri kısıtlayan, pandemi etkilerini azaltmaya yönelik alınan önlemlerinin etkisi ve enerji ihraç eden EMDE (Gelişmekte Olan Pazarlar ve Gelişmekte Olan Ekonomile)’rin bu etkilere karşı koymak için daha az mali kapasitesi olması nedeniyle, fiyat düşüşünün küresel büyüme için doğrudan bir etki yaratma olasılığı düşüktür. Pandeminin olası uzun süreli hasarı ve normalleşme sureci, enerji ihracatçıları için reform gerektirecektir. Enerji ithalatçılarına gelince, petrol fiyatlarındaki düşüş, uzun vadeli büyüme beklentilerini yeniden yönetmek ve kalıcı mali reformlar yaratmak için bir fırsattır.
Kaynak: “Global Economic Prospects” The World Bank
Uzun versiyonu indirmek için tıklayın