Yenilenebilir enerjide yatırımlar son yıllarda beklenenden çok daha hızlı arttı. Bu yıl, düşük karbon teknolojilerine geçiş sürecinde tarihi bir dönemeç olacak. Hidrokarbon yakıtlardan yenilenebilir temiz enerji kaynaklarına geçiş, belki birçok insanın umduğu kadar çok hızlı olmayacak ama birçok uzmanın öngördüğünden de daha hızlı bir şekilde gerçekleşecek.
Yenilenebilir enerjiye geçişe karşı durmanın iyi bir strateji olmadığını öngören BP, Shell, Equinor, Total gibi Avrupalı enerji devleri yenilenebilir kaynaklara daha hızlı bir ivme ile yönelmeye başladılar. Petrol ve gaz fiyatları 2014’ten bu yana bir düşüş içerisinde. COVID19 süreci ise bunu çok daha sıkıntılı bir hale getirdi. Büyük petrol kartelleri için birçok petrol ve gaz projesi karlı olmaktan çıktı. Çin günlük 12 milyon varil, Japonya 3,7 milyon varil, Hindistan 5 milyon varil ham petrol ithalatı yapıyorlar. Bu küresel aktörlerin hepsi enerji güvenliliği ve dışa bağımlılığın uzun vadede getireceği yükten kurtulmak istiyorlar. Çin’in dünyanın en büyük rüzgar ve güneş enerjisi terminali haline gelmesi bu stratejinin sonucudur.
Küresel enerji sektörünün bir mantalite değişikliğine de aynı zamanda ihtiyacı var. Büyük petrol ve gaz kartellerinin geleceğin dünyasında yenilenebilir enerjinin hangi alanında yürümenin kendileri için daha karlı olduğuna karar vermeleri gerekecek. Hidrojen enerjisi, enerji depolama, düşük maliyetli nükleer enerji, geleceğin enerji dünyasındaki en önemli başlıklar arasında olacak gibi gözüküyor. BP 2020 Raporu’na göre, petrol, kömür ve gaz 2019’da küresel enerji talebinin %80’ini karşıladı. Bu enerji kalemleri gelecek 10 yılda hala küresel enerji talebinin %70’ini karşılıyor olacak.
IRENA Raporu’na göre, 2020 yılında ilk defa küresel yenilenebilir enerji yatırımları petrol ve gaz sektörüne yapılan yatırımları geçecek.
Kaynak: “How oil majors bought into green energy”, Financial Times
İndirmek için tıklayın