Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden bir araştırmacının geçen hafta öne sürdüğüne göre, eğer enerji ve ulaşım planlamacıları bataryalar konusunda kendi sektörlerini ayrı marketler olarak görmeyi bırakırlarsa, yeterli enerji depolamasından daha fazlası etrafta dolaşıyor olacak. WRI elektrikli araçlardan sorumlu üst düzey yöneticisi Camron Gorguinpour: “Bir elektrikli araç, aküden dolayı, hem hareket hem de enerji olarak avantajlı konumda, biz de bu yüzden sadece tek bir özelliklerine odaklanmaktansa elektrikli araçların ikililiğini öne çıkarmayı istiyoruz” dedi.
Şebekeye bağlı araçlar teknolojisi yeni bir fikir değil. Çin çok daha erken davrandı, fakat elektrikli araçların benimsenme oranı arttıkça, bu durum gitgide daha da gelecek vaat eden bir fikir haline gelmekte. Uluslararası Enerji Ajansı’nın en ılımlı tahminine göre, 2030’a kadar yollarda 130 milyon elektrikli aracın olması beklenmekte ve Gorguinpour da bu araçların şebeke tarafından ihtiyaç duyulan enerji depolaması miktarının yaklaşık on katını içereceğini söyledi.
UEA’in en sert tahminine göre, otomotiv filosu akülerinin yüzde 6’sına denk gelen 250 milyon elektrikli araç, şebekenin enerji depolama ihtiyacının tümünü karşılayabilir. Gorguinpour: “Elektrikli araçların enerji ve hareketlilik olan ikili doğası üzerine konuştuğumuzda, bu gerçekten de hakkında konuştuğumuz şey” dedi. Geçen haftaki İklim Faaliyetleri web seminerinde Gorguinpour’un söylediğine göre, enerji ve ulaşım sistemleri bataryaları paylaşabilirlerse, bu durum lityum, kritik madenler ve nadir toprak elementleri gibi kaynaklara olan talebi azaltacak.
Şöyle de ekledi: “Araçları bu amaçla kullanmazsanız, daha sonrasında gerekli enerji hizmetlerini sağlamak için olanaklı kaynaklar üzerinde baskı oluşturacak sabit bataryalar oluşturmak zorunda kalacaksınız” ve “stratejinin bu bölümü ortak kaynakları kullanarak farklı etkinlikleri birleştiriyor ve böylece biz de mevcut doğal kaynaklar üzerinde gerekli olandan daha fazla baskı oluşturmuyoruz.”
WRI, yalnızca doğal kaynaklar üzerindeki etkiyi azaltmayı değil aynı zamanda daha sürdürülebilir sistemler oluşturmak için enerji dönüşümünü güçlendirmeyi de hedefliyor. Daha önceden ABD Hava Kuvvetleri’nin Dönüşümsel İnovasyon Ofisi’ni yöneten Gourguinpour: “Bir güç aktarma organını diğeriyle değiştirmektense sürdürülebilirliği destekleyen bütün bir sistem oluşturabilmeyi istiyoruz” dedi. Batarya ömürleri üzerindeki endişelerinden dolayı, araç sahiplerinin araba akülerinin şebekeler için yüklenmesini istemeyebileceklerini de ekledi. Fakat bu endişelerin şebeke bataryalarının tüm kullanımları için geçerli olmayacağını ve endişelerin sistematik olarak giderilebileceğini de belirtti. Söylediğine göre: “Temel olarak şebekenin ince ayarı olan frekans regülasyonunu yapıyorsanız, pek çok devir fakat çok sığ derinlikte bir boşaltım yapıyorsunuz. Bu durumda bataryanın önemli ölçüde bozulmasını beklemezsiniz. Eğer her gün bataryanın derin boşaltımını gerektirecek şeyler yapıyorsanız, bu kesinlikle farklı bir konu ve batarya üzerinde önemli bir etkisi olabilir.”
Kaynak: “All The Energy Storage The Grid Needs Will Soon Be Under Our Noses”, Forbes
İndirmek için tıklayın