3Raporu – ‘Jeotermal Enerjinin Geleceği’ – Uluslararası Enerji Ajansı

Yazar: Barış Sanlı

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Jeotermal Enerjinin Geleceği” raporu, jeotermal enerjiye dair kapsamlı ve yenilikçi bir perspektif sunmaktadır. Raporda, petrol ve gaz arama, sondaj ve üretimdeki ileri tekniklerin jeotermal enerjiye uyarlanmasıyla bu kaynaktan daha etkin bir şekilde faydalanılabileceği vurgulanmaktadır. Günümüzde küresel enerji talebinin %1’inden azını karşılayan jeotermal enerjinin, daha derin sondaj teknikleri (5-8 km) ve gelişmiş teknolojiler ile maliyetlerinin düşürülebileceği ifade edilmektedir.

Raporda ayrıca, jeotermal enerji üretiminin deprem etkilerinin modelleme, olasılıksal araçlar ve veri kullanımıyla azaltılabileceği ifade edilmekte; depolama ve lityum gibi konular da ele alınmakta ve bu analiz, jeotermal enerjinin potansiyelini değerlendirmek isteyenler için önemli bir rehber niteliği taşımaktadır.

3Analiz

Jeotermal Enerjide Yeni Dönem: Teknolojik İlerlemeler, Kullanım Alanları ve Stratejik Fırsatlar

  • Gelecek Nesil Jeotermal: Bu teknolojiler, Artırılmış Jeotermal Sistemleri (EGS), Gelişmiş Jeotermal Sistemleri (AGS) ve Kapalı Devre Jeotermal Sistemleri (CLGS) olarak sıralanabilir. Bu teknolojilerin yardımıyla, 5-7 km derinlikte 300 TW, 7-8 km derinlikte ise ek olarak 300 TW daha jeotermal enerji üretilebilir. Elektrik üretimi açısından ise 2050 yılına kadar 800 GW jeotermal kapasite devreye girebilir.

 

  • Jeotermal Kullanım Alanları: Ülkelere göre farklılıklar göstermekle birlikte, jeotermal enerjinin kullanım alanları şu şekilde dağılım göstermektedir:
    • %53 jeotermal ısı pompaları,
    • %33 bölgesel ısıtma,
    • %9 doğrudan konut ve ticari kullanım,
    • %4 tarım ve
    • %1 sanayi sektörlerinde kullanılmaktadır.

Bu hesaplamada, 40°C tarım, 90°C bölgesel ısıtma ve 150°C üzeri ise elektrik üretimi için uygun olarak değerlendirilmiştir.

 

  • Petrol, Gaz, Enerji Depolama ve Madencilik: Özellikle şeyl ile ilgili çatlatma ve sondaj teknolojilerindeki gelişmeler, yeni nesil jeotermal teknolojilerin önünü açabilecek potansiyele sahip olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, jeotermal enerji yatırımlarının %80’ine kadar olan kısmı, petrol ve gaz endüstrisinden sağlanabilir. Tersine pompaj yöntemi ile rezervuarlarda enerji depolanmasının yanı sıra, yeraltı sularından lityum elde edilmesi de raporda belirtilen diğer bir önemli konu olarak öne çıkmaktadır.

3Grafik

 Geleneksel Jeotermal Elektrik Sistemlerinin Maliyet Kırılımı

En yüksek maliyet, elektrik santrali inşaatından (%35) kaynaklanmakta olup, bunu saha geliştirilmesi (%24) takip etmektedir. Ayrıca, izinler ve test kuyuları ise maliyetin %12’sini oluşturmaktadır.

Santral Geliştirme Aşamaları için Capex Payları ve Risk Sınıflandırması

Risk değerlendirmeleri, yetersiz kalitede jeotermal kaynakların bulunması, uzun süren izinler ve aşılamayan teknik zorluklar nedeniyle maliyet aşımları ve gecikmeler olasılığını hesaba katmaktadır.

Geleneksel ve Gelecek Nesil Jeotermal

Şeyl petrol ve gaz üretiminde kullanılan yatay sondaj ve çatlatma teknolojilerinin daha da geliştirilmesi, çok daha ileri düzeyde jeotermal sistemlerin uygulanabilirliğini mümkün kılmaktadır. Pilot projelere özel bir vurgu yapılan raporda, iki önemli teknoloji aşağıda orta ve sağdaki bölümlerde belirtilmektedir.

Kuyu Sondaj ve Tamamlama Maliyetleri

Günümüzde, 2000 metreye kadar derinlikteki jeotermal kuyular, şeyl kuyularından %40 daha pahalıya mal olmaktadır. Petrol ve gaz sektöründeki değerlendirme ve planlama aşamalarının jeotermal projelere uyarlanması, maliyetlerde %15 oranında bir azalma sağlamaktadır. Ayrıca, yüzey uygulamaları ve sondaj verimliliklerinin iyileştirilmesi ile maliyetlerde %35’e varan düşüş sağlanmaktadır.

Not: Bu raporun içeriği tamamen yazarlarının sorumluluğundadır. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi veya üyelerinin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Diğer İçerikler