Eğer, AB, yeşil hidrojende küresel lider olmak istiyorsa birliğin bütün ülkeleri bir araya gelerek bunu başarmak zorundadırlar. COVID19 krizi ile beraber ekonomik olarak sarsılan AB üyeleri, zaman kaybetmeden yeşil hidrojen topluluğunu bir araya getirmelidirler. Başarılı bir yeşil hidrojen stratejisinin oluşturulup AB’nin yeşil hidrojende küresel lider olabilmesi için bu dönüşüm sürecinde politika, sermaye, teknoloji ve sosyal alanda çok ciddi bir koordinasyonun üyeler arasında sağlanması gerekiyor. AB’nin enerjide daha bağımsız hale gelmesi uzun vadede AB üyesi ülkelerde toplumların refahlarına ciddi katkıda bulunacaktır. Çin, Güney Kore, Japonya ve birçok AB üyesi ülke önümüzdeki birkaç on yılda sıfır emisyon seviyesine ulaşacaklarını taahhüt ettiler. Yenilenebilir enerji kullanılarak, suyun içindeki hidrojen ve oksijenin elektrolizlerle ayrıştırılması ile oluşturulan yeşil hidrojenin en büyük katkısı, demir çelik sanayi, çimento, havacılık, deniz taşımacılığı gibi sektörlerde ciddi bir dönüşümü beraberinde getirecek potansiyele sahip olmasından kaynaklanıyor.
Öte yandan jeopolitik ve ekonomik faktörler devreye girdiğinde her AB üyesinin yeşil hidrojen üretimini ve gerekli alt yapıyı önümüzdeki on yılda sağlaması da pek mümkün gözükmüyor. Fakat Almanya, Fransa ve İspanya gibi ülkeler farklı bazı ciddi avantajlara sahipler.
AB’nin yeşil hidrojenin küresel lideri olması için, bütün üye ülkelerin politika ve stratejileri koordineli bir şekilde takip etmesi, bunun için gerekli piyasa altyapısının hazırlanması, değer zincirinin etkinliğinin artırılması ve teknolojik yeniliklerin üyeler arasında hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması gerekiyor.
Kaynak: “Will Renewable Hydrogen Help Unite Europe?”, Belfer Center
İndirmek için tıklayın