Hindistan yakın zamanda yenilenebilir enerjiye geçerken kayda değer bir ilerleme kaydetmiş, Rusya ise çoğunlukla sadece beklemekte. Bunun nedeni, Hindistan’ın petrolünün yüzde 80’inden fazlasını ve doğal gazının yüzde 40’ından fazlasını ithal etmesidir. Bu durum, iklim değişikliğini inkar eden kişilere, Hindistan’ın yenilenebilir enerjisini arttırmak için hem ekonomik avantaj hem de ulusal güvenlik için çok güçlü nedenler veriyor. Petrol ve doğal gaz ithalatına bağımlı ülkelerde yaşayan dünya nüfusunun yüzde 80’inden fazlasıyla birlikte, ulusal güvenlik hususları, önümüzdeki yıllarda alternatif enerjiye karşı küresel hamlelerin kilit bir faktörü olabilir.
Hindistan ayrıca iklim değişikliğinin etkilerine karşı son derece savunmasız. Diğer yandan, pek çok Rus, tarımın şimdiye dek Sibirya ve don bölgelerine yayıldığı için Rusya’nın dengede ısınma ikliminden fayda sağlayacağına inanıyor. Valdai toplantısında konuşmacılardan biri, Rusya hakkında gelecekteki “su ve gıda süper gücü” olarak bahsetti. Küresel gıda tüketiminin, yüzyılın ortalarında yüzde 50’ye varan artışlar göstermesiyle birlikte, artan kuraklıklar dünyanın diğer tahıl üreten bölgelerine zarar vermesine rağmen, bu olağanüstü bir teklif değil.
Bu çelişkili vizyonlar, hem iklimin değişikliğinin kendisini hem de iklim değişikliğini hafifletme girişimlerinin olası yollarını göstermektedir. Komisyon, yeni oluşturulan Küresel Enerji Komisyonu Jeopolitiği tarafından hazırlanan önemli bir raporun konusudur.(Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı Irena tarafından desteklenmektedir).
2010’dan bu yana, ortalama güneş enerjisi maliyeti yüzde 73, rüzgar enerjisi maliyeti yüzde 22 ve lityum iyon aküler (elektrikli arabalar için) yüzde 80’den fazla düştü. Bu eğilim devam ederse, önümüzdeki yıllarda fosil yakıtların büyük çapta değiştirilmesi ticari bir kesinlik olacaktır. Bunun küresel sıcaklıktaki artışın iki santigrat derecenin altında kalmasına yetecek kadar hızlı gerçekleşip gelmeyeceği tamamen farklı bir konudur. Çin, yenilenebilir enerji teknolojisinde küresel pazarları yakalamayı, ekonomik stratejisinin önemli bir parçası haline getirmiştir. Ancak bu hedefi gerçekleştirme konusundaki kararlılık, deniz kaynaklı petrol ithalatının güvenliğinden endişe duymasından da etkilenmektedir.
Kömür bağımlılığına devam etmesine rağmen, Hindistan’da elektrik talebindeki ekonomik büyümenin bir sonucu olarak meydana gelen artış, şimdi büyük ölçüde yenilenebilir enerji ile karşılamaktadır.
Ruslar, Suudiler, Katariler, İranlılar ve diğer petrol ve gaz ihracatçıları bu nedenle gelecek için endişelenmek için iyi nedenlere sahip gibi görünüyor. Orta Doğu’nun güvenliği söz konusu olduğunda, dolandırıcılık gelişimi, ABD’nin ithal edilmiş enerjiye bağlı olmadığı anlamına geliyor. Ek olarak, petrol, küresel ekonominin merkezi itici gücü olmaktan çıkarsa, o zaman ABD bölgedeki hegemonyasını sürdürmenin başlıca nedenlerinden birini kaybedebilir.
Kaynak: “How climate change will transform the global balance of power”, Financial Times
İndirmek için tıklayın