Çin’in 2060’a, Japonya, Güney Kore ve Kanada’nın 2050’e kadar sıfır emisyon hedefi taahhüdünde bulunmaları, Biden’in ABD’yi tekrar Paris Anlaşması’na dahil etme planı ve COVID19 Krizi’nin enerji sektöründe yarattığı şok etkisi yeşil dönüşümü durdurulamaz yeni bir sürece soktu. Uzmanlar ve yatırımcılar, enerji dönüşümünde yeşil hidrojenin gelecekte çok kritik bir rol oynayacağına inanıyor.
Yeşil hidrojen bugün için küresel enerji üretimi içinde çok küçük bir paya sahip. Fakat yatırımcılar yeşil hidrojene büyük umut bağlıyor ve bu doğrultuda yeni projeler enerji sektörünün gündemine giriyor. Yeşil hidrojenle ilgili, son birkaç aydır önemli gelişmeler yaşanıyor. AB geçtiğimiz yaz yayınladığı Hidrojen Stratejisi Raporu’nda 2024’e kadar 6 GW, 2030’a kadar 40 GW yeşil hidrojen kapasitesine ulaşma hedefini ortaya koydu. 2020’de Kanada, İsveç, Almanya, İspanya, Portekiz, Hollanda ve Polonya ulusal hidrojen planlarını yayınladılar. Geçmişte güneş enerjisinde yaşandığı gibi, yeşil hidrojende de maliyetlerin önümüzdeki 10 yılda ciddi şekilde düşmesinin hidrojeni enerji piyasalarının gözdesi haline getirmesi bekleniyor.
2028-2033’te yeşil hidrojenin fosilden üretilen gri hidrojenle maliyet noktasında rekabet edebilir hale gelmesi öngörülüyor. Suudi Arabistan, AB ülkeleri ve Avustralya’da şu anda yapım aşamasında olan büyük yeşil hidrojen projeleri mevcut. 2019 yılında dünya genelinde 3,5 GW kapasitede hidrojen projeleri yapım aşamasında iken bugün 26GW’dan fazla hidrojen projesi yapım aşamasında. 2050’e kadar yeşil hidrojen projelerine 1 trilyon $’dan fazla yatırım yapılması gerekiyor. Yatırımlar bu projeksiyonda gerçekleşirse 2050’de yeşil hidrojenin küresel enerji talebinin %7’sini karşılaması öngörülüyor.
Kaynak: “Hydrogen’s Critical Role In The Energy Transition”, Forbes
İndirmek için tıklayın